Huzurlu bir evliliği nasıl inşa ederiz?

Huzurlu bir evliliği nasıl inşa ederiz? Huzur deyince aklımıza hiç sorunların yaşanmadığı, her daim mutluluğun hâkim olduğu bir aile ortamı gelmesin lütfen. Çünkü bu çok ütopik bir düşünce olmuş olur, mümkün de değildir bu durum. Nihayetinde hepimiz insanız. Hatalar yapabiliriz, önemli olan bunu fark ettiğimiz an, pişmanlığımızı pişman olduğumuzu hissettirecek şekilde karşı tarafa iletebilmemiz ve bir daha aynı hatayı yapmama adına çaba göstermemizdir.
Evlilik dediğimiz, aile dediğimiz kurum en az bir kadın ve bir erkeğin birleşiminden oluşmuş bir yapıdır. Böyle olduğuna göre; burada ayrı iki insanın hayata bakışları, yaşayışları, alışkanlıkları, inançları, hobileri, sınırları, öfkelendiği ve mutluluk duyduğu anları farklı farklıdır ve bu çok doğaldır. Burada dikkat edilmesi gereken, bu farklılıkları saygınlık çerçevesinde ve ilişkiye zarar vermeden sükûneti sağlayarak evliliği devam ettirebilmektir.
Bu sükûnet ve huzur halinin sağlanabilmesi için de, kişinin önce kendini iyi tanıması, ardından da eşini iyi tanıması gerekir.
“Ben neleri seviyorum, neler beni huzursuz ediyor, öfkelendiriyor, evde nasıl bir ortamın olmasından keyif alıyorum, eşimin bana hangi yaklaşımlarını seviyor ya da hoşlanmıyorum.” Bu gibi sorular kendimizi tanımamız için önemli yol göstericilerdir. Bu soruların cevabını bulduktan sonra eşimiz hakkında onu tanımak için de gözlemler yapmalı, sorular sormalıyız. “Sen nelerden hoşlanırsın, evde nasıl bir ortam seni mutlu ya da huzursuz eder, ben ne yaptığımda seni mutlu ediyorum ya da sinirlenmene sebep oluyorum, evin düzeni ve işleyişi konusunda söylemek istediklerin neler? vs. gibi sorular da eşimizi tanıyıp onu anlamamız, evdeki huzuru inşa etmemiz için bize yol gösterici olacaktır.
Kendimi tanıyıp eşim hakkında da bilgi sahibi olduktan sonra karşılıklı oturularak bunlar, sakin ve samimi bir üslup ile konuşulursa;
-eşler belki daha önceden farkına varamadıkları özellikleri hakkında bilgi sahibi olmuş olur,
-konuşulmayıp içe atılanlar dile dökülmüş olur,
-evdeki huzursuzluğa sebep olan durumlar tespit edilmiş olur ve yapılması gerekenler görülmüş olur,
-evdeki huzurun sağlanması için birlikte hareket etme adına bir ‘birliktelik’ inşa edilmiş olur,
-eşler kendi hatalarını ve eksiklerini görme şansına da sahip olacağı için davranışlarını iyileştirici yöntemler bulmaya istekli hale gelirler. Bu soruları karşılıklı olarak cevaplayıp birbirimizi, sınırlarımızı, mutlu ya da mutsuz olduğumuz durumları vs. konuştuktan sonra “her birey önce kendinden sorumludur.” ilkesi ile hareket etmeliyiz. Önce kendimizi iyi anlamda değiştirmeye, geliştirmeye çabalamalı ve asla eşimiz hakkında ‘sen şusun, busun, şöylesin.’ gibi yargılayıcı ve suçlayıcı bir üslupla konuşmamalıyız. Üslup, insanın kimliğidir değerli dostlar. Bu sebeple ağzımızdan çıkan her cümle ve söyleyiş tarzımız bizden bir şeyler aktarır karşı tarafa. Ne aktardığı ise her kişinin kendi seçimi ve sorumluluğudur.
Mevlana ; “Güzel kelimeler söyleyin ki, güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır.” derken de hiç şüphesiz buna değinmek istemiştir. Sağlıkla ve mutlulukla geçireceğiniz huzurlu günler diliyorum.